Zatürre ve Solunum Yolu Enfeksiyonlarının Belirtileri ve Erken Teşhis Önemi

Zatürre ve Solunum Yolu Enfeksiyonları: Önemli Bilgiler
Mevsimsel grip, nezle ve diğer solunum yolu enfeksiyonları genellikle hafif seyreder. Ancak bazı durumlarda, bu enfeksiyonlar zatürreye dönüşerek ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Uzmanlar, zatürrenin grip veya soğuk algınlığıyla karıştırılabileceğini, fakat bazı kritik belirtilerin ayırt edici olduğunu vurgulamaktadır. Yüksek ateş, titreme, aşırı halsizlik, balgamlı ve koyu renkli öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi belirtiler, zatürre ihtimalini artırmaktadır. Zatürrenin özellikle yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olan bireylerde ağır seyredebileceği belirtilmektedir.
“Beklenmedik Bir Durum Değil”
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, viral solunum enfeksiyonlarının her yıl bu dönemlerde artış gösterdiğini ifade ederek, “Şu anda viral solunum yolu enfeksiyonlarının, mevsim itibarıyla en yüksek sıklıkla rastlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu, beklenmedik bir durum değil. Influenza, RSV (Respiratuar Sinsityal Virüsü), HMPV (İnsan Metapnömovirüsü) ve COVID-19 etkeni olan SARS-CoV-2 virüsü de bu süreçte ön plana çıkmaktadır. Takip ettiğimizde, bu enfeksiyonların aslında önceden beri gördüğümüz normal dağılıma uygun şekilde seyrettiğini gözlemliyoruz” dedi.
“Zatürre En Ağır Olanıdır”
Prof. Dr. Özlü, zatürrenin grip veya soğuk algınlığı ile karıştırılabileceğini belirterek, “Bu tür enfeksiyonlar genellikle üst solunum yollarında yerleşir. Bu enfeksiyonlar nezle, soğuk algınlığı, farenjit ve sinüzit gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarına yol açabilir. Ancak, zatürre bu hastalıklar arasında en ağır olanıdır. Ne yazık ki, şu sıralar pek çok hasta zatürrenin belirtilerini fark edemiyor ve teşhiste geç kalıyor. Oysa, zatürrede erken tanı çok kritik bir öneme sahiptir. Hekimin, 4 saat içinde doğru tedaviye başlaması, zatürreye bağlı ölümleri anlamlı şekilde azaltmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Ayrımın Yapılması Gerek”
Zatürre ve soğuk algınlığı arasındaki farklara dikkat çeken Özlü, “Şöyle ki; ‘Zatürre mi, soğuk algınlığı mı?’, ‘Zatürre mi, yoksa bronşit gibi bir alt solunum yolu enfeksiyonu mu?’ bu ayrımın yapılması gerekir. Bu ayrımı bir göğüs hastalıkları uzmanı yapabilir. Ancak hastalar, ‘Ben zatürre olup olmadığımı nasıl anlarım?’ diye soruyor. Aslında tüm solunum yolu enfeksiyonlarında; ateş, halsizlik, kırgınlık, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı, geniz akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Zatürrede ise bu şikayetlerin çok daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Eğer ateşiniz yüksekse, üşüme ve titreme yaşıyorsanız, aşırı bir yorgunluk ve bitkinlik hissediyorsanız, genel sağlığınız bozuluyor ve yeme içmenizi aksatıyorsanız zatürre olma olasılığı yüksektir” dedi.
“Öksürük ve Nefes Darlığı En Önemli Belirtiler”
Zatürre tanısında en önemli belirtilerin nefes darlığı ve öksürük olduğunu ifade eden Özlü, “Eğer şikayetleriniz tedaviyle veya tedavisiz olarak ilk birkaç gün içinde azaldıktan sonra tekrar ikinci bir atak yaşıyorsanız; ateşlenme ve şikayetlerde artış varsa bu, zatürrenin eklendiğini gösterebilir. Nefes darlığı çok önemli bir belirtidir. Özellikle nefes alıp vermekte zorlanıyorsanız, bebeklerde ve yaşlılarda solunum sayısının dakikada 24’ün üzerine çıkması, nefes alırken hırıltı olması, bebeklerde burun kanatlarının solunuma eşlik etmesi ve nabız sayısının dakikada 120’nin üzerine çıkması gibi durumlar zatürre olasılığını artırır. Öksürük de önemli bir belirtidir. Zatürrede öksürük genellikle balgamlıdır ve balgamın koyu renkli olması; kahverengi, koyu sarı, veya koyu yeşil gibi ve kıvamlı olması zatürre ihtimalini artırır. Ateşin yüksek olmasıyla birlikte yan ağrısı dediğimiz, öksürürken ya da nefes alırken batıcı şekilde hissedilen bir yan ağrısı varsa, bu da zatürreye işaret edebilir” dedi.
“Erken Teşhis Hayati Önem Taşıyor”
Erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirten Özlü, “Dikkat etmek gerekiyor. ‘Ben grip oldum, soğuk algınlığı geçiriyorum, geçer gider’ dememek lazım. Zatürrenin erken teşhis edilmesi ve tedaviye erken başlanması kritik öneme sahiptir. Özellikle risk gruplarında; bebeklerde, yaşlılarda ve kronik hastalığı olan bireylerde ölümleri önlemek açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.